DEVA Partili Ekmen, CEFTUS’ta konuştu: “Gazze’de uluslararası sistem çöktü”

DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Emin Ekmen, İngiltere’de Türkiye Araştırmalar Merkezi (CEFTUS) tarafından düzenlenen “Türkiye’nin Politik ve Ekonomik Manzarasına İlişkin Görüşler” paneline katıldı. Türkiye’de yaşanan siyasi, ekonomik ve sosyal gelişmeleri panele katılan siyasetçi, akademisyen ve gazetecilere aktaran Ekmen, İsrail’in Gazze’de uyguladığı soykırıma konuşmasında geniş yer verdi. Ekmen, “Gazze soykırımı tıpkı geçmişte; Ruanda, Bosna, Irak, Yemen iç savaşlarında da görüldüğü üzere uluslararası hukukun, uluslararası sistemin, üretilmiş bütün moral değerlerin çöküşü anlamına geliyor. Çünkü tüm sistemler ve ülkeler İsrail’in soykırım girişiminin ya destekçisi oldular ya da sessizce onaylayıcısı oldular” dedi. 

Birçok ülkeden milletvekilli, siyasetçi, akademisyen, araştırmacı ve gazetecinin katıldığı panel, tarihi parlamento binasında gerçekleşti. Ayrıca panele Lordlar Kamarası Üyesi Lord Qurban Hussain, Northampton South Milletvekili Mike Reader, CEFTUS Yöneticisi ve Kurucusu İbrahim Doğuş, Brulian Capital İcra Kurulu Başkanı Ali Keskinbıcak, Libya Demokratik Partisi Kurucusu Ahmed Shebani katıldı.

Ekmen, Türkiye’deki gelişmeleri anlattı

CEFTUS’un 13’üncü kuruluş yıl dönümünü tebrik eden Ekmen, Türkiye’de yaşanan siyasi olaylar başta olmak üzere bölgemizde olan gelişmeler hakkında bilgiler paylaştı. Ekmen, ülkenin karşı karşıya olduğu engeller ve fırsatlar hakkında kritik görüşler sunarak, Türkiye’deki ekonomik krize dikkat çekti.

DEVA Partisi parlamenter sistemden yana

DEVA Partisi olarak parlamenter sistemden yana olduklarını vurgulayan Ekmen, “Tüm vatandaşların haklarından daha iyi yararlanacağı, herkesin adil muamele göreceği, ülkemizdeki mevcut yönetim krizini aşmamızı sağlayacak aracın parlamenter sistem olduğuna bugün de inanıyoruz. Bu bağlamda Cumhurbaşkanlığı makamının halen geçerli olan Anayasa’daki yemin metninde de vurgulandığı gibi tarafsız olmasını savunuyoruz. Yerel yönetimlerin güçlendirilmesi. Yerelin sorunları en iyi yerelde çözülür. Meclisi güçlendirmek. Meclisimiz, yürütmeyi yani hükümeti etkin bir şekilde denetlemeli; Meclis’teki muhalefet partilerinin bilgi edinme yolları işlevsel hale gelmeli. Temsil gücü yüksek olan Meclisimizin, her an hesap sorabilir, denetleyebilir ve yasama faaliyetlerine katılımın çoğulcu olması gerekir. Sivil toplumun güçlendirilmesi geliyor. Hukuk ve adalete olan güvenin yeniden ayağa kaldırılması. Tek bir parti veya ittifak, Yüksek Mahkeme kadrolarını tek başına şekillendirememeli. Bakanlıkları ve devlet kurumlarını yeniden güçlendirmek ve yürütme yetkilerinin kademelerine doğru dengelemek gerekiyor” değerlendirmesinde bulundu.

Küresel vicdan ayağa kalktı

Gazze’de yaşanan soykırıma dikkat çeken Ekmen, “Gazze soykırımı tıpkı geçmişte Ruanda, Bosna, Irak, Yemen iç savaşlarında da görüldüğü üzere uluslararası hukukun, uluslararası sistemin, üretilmiş bütün moral değerlerin çöküşü anlamına geliyor. Şu anda Türkiye’ye veya dünya üzerinde herhangi bir ülkeye artık çağdaş evrensel insan haklarından, değerlerden, Avrupa değerler sisteminden bahsetmek mümkün değil. Çünkü tüm sistemler ve ülkeler İsrail’in soykırım girişiminin ya destekçisi oldular ya da sessizce onaylayıcısı oldular. Çöken uluslararası sisteme karşı dünyanın dört bir yanında Yahudi, Müslüman ve diğer dinlerden milyonlarca insan bu soykırımı protesto ederek adeta küresel vicdanı ayağa kaldırdılar. Londra’da da çok güçlü protestolar yapıldı. Bu protestolarla       gurur duyduğumu ve insanlığın ortak geleceği adına da bu tablonun umut veren bir durum olduğunu söylemek isterim” açıklamasında bulundu.

İsrail ticaretine büyük tepki var

Türkiye’nin İsrail ile süren ticaretine toplumda büyük tepki olduğunu aktaran Ekmen, şöyle devam etti:

“Türkiye’de Erdoğan iktidarı, İsrail’e karşı etkili yaptırım paketleri uygulamadığı, ticareti geç sonlandırdığı ve şu anda da dolaylı olarak ticareti sürdürdüğü, Güney Afrika’nın öncülük ettiği Lahey Adalet Divan’ı yargılamalarına geç müdahil olduğu, yurt içinde Netanyahu ve savaş kabinesi aleyhine soruşturmalara Adalet Bakanının izin vermemesi nedeniyle eleştiriliyor. Bu eleştirilere önemli ölçüde katıldığımızı da ifade etmek isterim.”