Anadolu kadınının zarif el emeği ve eşsiz sanatı olan oya, dünya sahnesine taşınıyor. Oya Projesi kapsamında, bu geleneksel sanatın yolculuğu kitaplar ve belgesel ile yeniden hayat buluyor.
Proje, kamuoyunda özellikle İstanbul Yaklaşımı olarak bilinen Finansal Yeniden Yapılandırma Programı’nın mimarı olan Adnan Memiş’in son yirmi yıla yakın bir süre boyunca çeşitli bölgelerden topladığı iğne oyalarından oluşan koleksiyonuna dayanıyor. Bu koleksiyondan esinlenerek gerçekleştirilen Oya Projesi, Adnan Memiş Eğitim, Kültür ve Sanat Vakfı tarafından yönetiliyor.
Bu projenin ilk ürünleri olan kitapların sunumu, Oya Belgeseli özel gösterimi ve Oya Projesi’nin tanıtımı Doğuş Otomotiv’in katkılarıyla gerçekleştirildi.
Dünyada sadece Anadolu’da bir kadın halk sanatı olarak yüzyıllardır yaşayan, iğne ve iplik kullanılarak yapılan, göz kamaştırıcı güzellikte örnekleriyle günümüze taşınan iğne oyaları, kadını ve bazen de erkeği süsleyen bir unsur olmanın ötesinde, çoğu kez kadının duygularını yansıtabildiği bir dile de dönüşmüştür.
Oya kültürünü geleceğe aktarmak amaçlandı
Anadolu’nun yüzyıllardır taşıdığı bu zengin kültürel mirasın önemli koleksiyonlarından birine sahip olan Adnan Memiş bu sanata hak ettiği önemi kazandırmayı amaçlayan çok önemli bir çalışmaya imza attı. Oya kültürünü desteklemek, uluslararası alanda bilinirliğini artırmak ve geleneksel özelliklerini koruyarak bir kültür mirası olarak yarınlara aktarabilmek amacıyla 2014 yılında başlattığı Oya Projesi, kitaplar ve belgesel film çalışmalarının tamamlanmasının ardından ilk kez tanıtıldı
Oya Sanatına İki Başyapıt Kitap
Projenin kitaplaştırma çalışmalarında, oyanın tarihi boyutu ilk kez bilimsel olarak kapsamlı bir şekilde ele alındı. Oyanın kendisi de etnografik olarak ilk kez bu derinlikte incelendi. Bu geleneksel el sanatını geleceğe taşıyan bir kültür hazinesi niteliğindeki kitaplar, 10 yıllık bir çalışma sonucu tamamlandı. Binlerce oya fotoğrafının çekildiği çalışmalarda oya sanatı oya gibi işlendi.
Kitaplardan ilki, dünyaca ünlü sanat tarihçisi, akademisyen ve yazar Prof. Dr. Nurhan Atasoy’un hazırladığı “Özgün Bir Sanatın Tarihi Boyutu” isimli eser. Kitap ayrıca, Mary Işın’ın çevirisi ile ‘’The History Of A Unique Art Oya” ismiyle İngilizce olarak da basıldı. Osmanlı ve İslam sanatı tarihinde uzman olan ve bu konularda sayısız eseri, akademik çalışmaları ve çok sayıda kitabı bulunan Atasoy’un hazırladığı kitapta, Osmanlı arşivlerinde Muhallefat Defterleri, Çeyiz Defterleri, Kassam Defterleri, Şer’iyye Sicilleri taranarak oyanın tarihsel boyutu belgelenirken yurt içi ve dışındaki önemli müzelerle de bilgi ve görsel alışverişi yapıldı.
Proje kapsamında hazırlanan bir diğer kitap ise, Dr. Gönül Paksoy’un “Anadolu Kadınının Eşsiz Sanatı” isimli eseri. Bu kitap da Feyza Howell’ın çevirisiyle “Oya The Unique Art Of Anatolian Women” ismiyle İngilizce olarak basıldı. Tasarımlarında renk, doku ve biçimi belirli bir düzene göre bir araya getiren; giysiden takıya, bir kitabın içeriğinden yemeğe kadar her konuda kültürün sürdürülebilirliğini ön planda tutarak tasarlayan Paksoy, bu kitabını da kaya resimlerinden oya motiflerine uzanan bağın izini sürerek hazırladı.
Oya sanatının başyapıtları olacağı düşünülen her iki kitap da oyaya gönül ve emek veren kişiler için doyurucu birer kaynak niteliğinde.
“Anadolu Kadının Eşsiz Sanatı Oya” Belgeseli
Oya Projesi çerçevesinde hayata geçirilen bir diğer çalışma da oyayı görsel olarak dünyaya tanıtmayı hedefleyen, önemli platformlarda yayınlanması planlanan “Anadolu Kadının Eşsiz Sanatı Oya” isimli belgesel filmi.
Yönetmen ve senarist Sevinç Baloğlu’nun hazırladığı belgesel, köylerden şehirlere uzanarak Anadolu kadınlarının el emeği ve yaşanmışlıklarını gözler önüne seriyor. Oyaları ile öne çıkan Bursa, Nallıhan, Gönen, Biga, Bergama, Ödemiş, Tire, Muğla, Datça, Tokat ve Amasya’da gerçekleştirilen çekimlerde oyaların düğün, kına gecesi, sünnet düğünü gibi özel günlerin yanı sıra günlük yaşamdaki varlığı kayda alındı.
Kısa ve uzun versiyon olarak hazırlanan film, dünyanın önemli film festivallerinde izleyiciyle buluşmaya başladı. Hali hazırda Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali de dahil olmak üzere, Meksika, Azerbaycan, Kanada, Yunanistan, Brezilya, İtalya, Nijerya’daki 10 ayrı festivale kabul edilen belgesel, proje kapsamında hazırlanacak mobil sergiye de eşlik edecek.
Oyanın Dijital Merkezi
Proje, www.oyaarts.com merkezinden dijital platformlar ve sosyal medya entegrasyonlarıyla geniş bir erişim sağlamayı da hedefliyor. Araştırmacılar için doyurucu ve çok katmanlı bir yapıya sahip olacak platform sayesinde Anadolu kadınları, ürettikleri oyaları dünya pazarına sunabilecekler.
UNESCO Hedefi
Oya Projesinde hayata geçirilen ve önümüzdeki günlerde gerçekleştirilecek tüm çalışmalar sayesinde oya sanatının yüzyıllardır yaşayan ve sadece Anadolu’ya özgü bir kadın sanatı olduğu görsel örnekleriyle anlatılarak, UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi’ne girmesi de hedefler arasında yer alıyor
Oyalara Dijital Arşiv ve Katalog
Proje kapsamında önümüzdeki tarihlerde hayata geçirilecek çalışmalardan bir başkası da oluşturulan mevcut kataloğun, geliştirilerek 2500 oyanın ayrıntılı künyesinin hazırlanması. Basımı da gerçekleştirilecek kataloğun aynı zamanda dünya müzeleri ile entegre olarak dijital bir arşiv halinde araştırmacı ve akademisyenlere kaynak oluşturması planlanıyor. Projenin dayandırıldığı koleksiyon, daha nitelikli ve işlevsel saklama koşulları oluşturularak gelecek kuşaklara zarar görmeden ulaşacak.
Kooperatifleşmeyle yaşatılacak
Oya sanatını hak ettiği şekilde yaşatmak amacıyla hayata geçirilen projenin geleceğe yönelik planları arasında kooperatifleşme çalışmaları da bulunuyor. Bu sanatın halen sürdürüldüğü yöreler başta olmak üzere yerel kooperatiflerin oluşturulması veya güçlendirilmesi planlanıyor. Bu kooperatiflere Vakfın da desteğiyle eğitimler, uygun koşullarla doğal iplik ve doğal boya tedariği, ambalaj tasarımı gibi destekler sağlanacak. Ayrıca oluşturulacak e-ticaret platformları sayesinde uluslararası pazarlara erişim imkanı ve ürünlerinin uygun şartlarla alıcıya ulaşması için makul koşullar içeren lojistik destek hizmeti verilecek.
Oya Yarışmaları
Projenin gelecek planları arasında oyaya olan ilgiyi canlı tutmak, bu sanatı daha da geliştirmek, kuşaktan kuşağa taşımak için çeşitli yarışma organizasyonları düzenlemek de yer alıyor. Yarışmalarda dereceye giren oyalar Vakıf bünyesinde oluşturulacak koleksiyona dahil edilecek ve en ince detayına kadar künyesi oluşturularak koruma altına alınacak. Ayrıca, farklı kullanım alanları özendirilerek tasarım dünyasına yeni ve heyecan verici unsurlar kazandırılması da amaçlanıyor.
Oya Projesi Mobil Sergi ile dünyayı dolaşacak.
Oya Projesi gelecek günlerde farklı alanlardaki çalışmalarıyla genişleyecek. Bunlardan biri olan mobil sergi ile bu sanatın çok daha geniş kitlelere ulaştırılması hedefleniyor. Yurt içinde ve dünyanın önde gelen kültür ve sanat merkezlerinde ses, ışık, bilişim teknolojisi, endüstriyel tasarım, mimari ve benzeri disiplinlerle desteklenmiş konseptiyle sanatseverlerle buluşacak.
Ve bir müze…
Oya sanatı, onu her boyutu ve her haliyle, en çarpıcı örnekleriyle sergilendiği, üretim sürecinin her boyutuyla canlandırıldığı kapsamlı bir müzeyi hak ediyor. Projenin gelecek planları içerisinde önemli bir yer tutan müze için, öncelikle İstanbul’da bir mekan planlanıyor. Araştırmacılara ve akademisyenlere çalışma ortamı sunacak, Adnan Memiş koleksiyonuna da ev sahipliği yapacak ve başkaca koleksiyonerlere de fırsat tanıyacak, geleneksel oya örneklerinin kalıcı olarak, farklı kullanım amaçlı yeni tasarımların ise sürekli güncellenerek sergileneceği bir müze oluşturulması planlanıyor.
OYA’ya OYA demek
Oya sanatı, literatürde ya da günlük yaşamda farklı dillerde farklı namlar hatta namı olmadan tanımlarla ifade edilmekte. Oya Projesi, bu sanatın her dilde OYA olarak ifade edilmesini de amaçlıyor.